SON DAKİKA
Hava Durumu

#Düzenli

BİLGİNHABERCİ - Düzenli haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Düzenli haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME SAĞLIK VERİYOR VE İSRAFI ÖNLÜYOR Haber

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME SAĞLIK VERİYOR VE İSRAFI ÖNLÜYOR

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME SAĞLIK VERİYOR VE İSRAFI ÖNLÜYOR Dünya nüfusu 2000 yılından bu yana sürekli artıyor ve 2050 yılında da büyük bir artış öngörülüyor. Türkiye'nin nüfusunun da 2050 yılında 100 milyonu aşması bekleniyor. Bu hızlı nüfus artışı, insanları besleme, su temini, enerji sağlama gibi temel ihtiyaçların karşılanması konusunda büyük zorluklara neden oluyor. Artan insan nüfusunun tükettiği enerji gerek besinlere gerekse iklimlere zarar verebiliyor. Sürdürülebilir beslenme ile nüfusun artan gıda talebi karşılanabiliyor. Akdeniz beslenme biçimi, Nordik diyeti, Çift piramit diyeti, Vegan ve Vejeteryan diyetlerle sürdürülebilir beslenme biçimleri karbon ve su ayak izini düşürmeye katkı sağlıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Aslıhan Altuntaş, 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü ile ilgili bilgi verdi, sürdürülebilir beslenmenin faydalarını ve yöntemlerini anlattı. Artan nüfus gıda talebini artırıyor Artan insan nüfusu, gıda talebini artırmakta ve gıda endüstrisini daha verimli olmaya yönlendirmektedir. Son 10 yılda gıda endüstrisindeki yenilikler ve gelişen teknolojiler, daha fazla gıda üretimi ve sürdürülebilirlik için önemli adımlar atılmıştır. Gıda endüstrisindeki yenilikler ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlar, artan nüfusun beslenmesini karşılamak ve çevresel etkileri azaltmak için önemli adımlardır. Ancak, daha fazla çalışma ve yatırım gerekmektedir, çünkü nüfus artışıyla birlikte gıda güvencesi ve sürdürülebilirlik konularında hala önemli zorluklar vardır. Artan insan nüfusunun iklim ve çevreye etkisi oldukça büyük bir endişe kaynağıdır. Nüfus artışı, daha fazla enerji, su ve gıda talebi demektir, bu da doğal kaynakların aşırı kullanımına ve çevresel baskılara yol açmaktadır. Bu durum ekosistem hizmetlerinin azalmasına ve doğal kaynakların tükenmesine neden olabilir. Sürdürülebilir beslenmenin farklı çeşitleri bulunuyor Artan insan nüfusuyla birlikte iklim değişikliği, çevresel bozulma ve kaynakların tükenmesi gibi sorunlarla mücadele etmek için sürdürülebilirlik odaklı politikalar ve çözümler gerekmektedir. Bu çözümlerden biri de sürdürülebilir beslenme çeşitleri olabilmektedir. Sürdürülebilir beslenme çeşitleri; Akdeniz beslenme tipi; taze gıdalar ve doymamış yağlar tüketilir. İşlenmiş ve paketli gıdaları tüketim oranı düşüktür. Ülkemiz için en uygun seçenek Akdeniz beslenme modeli olarak belirlenmiştir. Sürdürülebilir diyetlere çok kültürlü bir yaklaşım ile yerli veya yerel gıda sistemlerini anlayarak, gıdalar ve diyetlerle ilgili kültürel bilgideki çeşitliliği korumak için de fırsatlar sunabilmektedir. Aynı zamanda, yemek ve kültüre ilişkin geleneksel bilginin korunmasının önemini de gündeme getirmektedir. Ekolojik ayak izi bakımından beslenme modelleri incelendiğinde, Akdeniz diyetinin diğerlerine göre azot, karbon, su ve enerji ayak izinin daha küçük olması, dünyamızın sağlığına daha az olumsuz etki gösteren sürdürülebilir bir beslenme modeli olarak görülmektedir.Nordik diyeti; İskandinav ülkeleri olan Danimarka, Finlandiya, Norveç, İzlanda, İsveç gibi ülkelerdeki geleneksel yeme biçimi Nordik diyetine dayanmaktadır. Akdeniz diyeti ile benzerlik göstermektedir. Zeytinyağı yerine kanola yağı kullanılması Akdeniz diyetinden en önemli farkıdır.Çift piramit diyeti; klasik besin piramidinin yani Akdeniz beslenmesinin yanına besinlerin ekolojik ayak izleri sınıflandırılmaktadır. Hem bireysel hem de ekosistem açısından yeterli olacak besinleri göstermektedir.Vegan ve Vejetaryen diyetler; kırmızı et, tavuk, balık veya peynir gibi hayvansal kaynaklı besinlerin elimine edildiği diyetlerdir. Meyve sebze mevsiminde tüketilmeli Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından yürütülen “Live Well Plate for Low Impact Food in Europe” (LIFE) projesi’ne göre; sürdürülebilir bir diyetin 6 temel ilkesi bulunmaktadır. Sebze ve meyve tüketimini artırmakBesin çeşitliliğini sağlamakEt tüketimini makul seviyelere indirmekGıda israfını önlemekSertifikalı gıda satın almakŞeker, şekerli içecekler, yağ, tuz ve tuz içeriği yüksek gıdaların tüketimini azaltmak Meyve sebze tüketiminde her zaman mevsiminde olanları tercih etmek, mümkünse pazarlardan alışveriş yapmak önem kazanmaktadır. Bu kapsamda ekolojik pazarlar takip edilebilir. Her gün mor, kırmızı, turuncu, sarı, koyu yeşil, açık yeşil, beyaz olmak üzere 7 farklı renkte sebze ve meyve her gün tüketilmelidir. 6 yumruk sebze ve 2 yumruk kadar meyve günlük minimum tüketim olmalıdır. Günde 1-2 su bardağı yoğurt veya kefir, haftada 1 kez kırmızı et, haftada 1 kez balık veya haftada 1 kez tavuk ana yemek olarak tercih edilebilir. Diğer günlerde protein ihtiyacı bezelye, barbunya, nohut, kuru fasulye veya börülce gibi bitkisel proteinlerden gelebilir ve sebzeler de haftada en az 2 gün ana yemek olabilir. Bu temel ilkeler uygulandığında karbon ayak izi düşürülmekte ve sürdürülebilir bir beslenme şekliyle hem sağlığa hem de doğaya faydalı olunabilmektedir.

Kurban Bayramı için 8 beslenme tavsiyesi Haber

Kurban Bayramı için 8 beslenme tavsiyesi

Kurban Bayramı için 8 beslenme tavsiyesi Kurban etini dinlendirildikten sonra tüketin Kurban eti kesildikten hemen sonra sertleşir ve pişmeye uygun değildir. Kesim işlemi sonrası et 24 saat uygun oramda yani 3-5 derecede buzdolabı poşeti içerisinde dinlendirilerek yumuşar ve pişirmeye uygun hale gelir. Aksi durumda yeni kesilmiş et tüketimi şişkinlik, hazımsızlık, kabızlık, ishal gibi sindirim sistemi sorunlarına neden olabilir. Et pişirme yöntemine dikkat edin Doymuş yağ içeriği yüksek olan kırmızı et tüketirken yüzeyde görünen yağ dışında içinde görünmez doymuş yağlar olduğu da unutulmamalı. Doymuş yağ ve kolesterol içeriği yüksek olan kırmızı eti özellikle kalp-damar hastaları, kolesterolü yüksek olanlar dikkatli tüketmeli. Et kendi yağında pişirilerek özellikle ızgara, haşlama, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmeli ve et pişirirken ekstra yağ eklenmemeli. Mangal severler için eti mangalda pişirmenin en doğru yöntemi ateş ile et arasında en az 20 cm olmasına dikkat edilmeli ve et çok uzun süre kömürleşecek kadar pişirilmemeli. Aksi takdirde etin ateşe çok yakın olması halinde akrilamid denen kanserojen madde oluşmasına neden olabilir.  Et ile salata veya sebze tüketin Et ile salata ve/veya zeytinyağlı sebze yemeklerinin tüketimi hem öğün içeriğinin vitamin ve mineral olarak daha zenginleşmesine hem de lif, yani posa içeriği sayesinde sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışmasına katkı sağlıyor. Et tüketirken üzerine limon sıkın Et tüketirken üzerine limon sıkarak bekletmeden hemen tüketilmeli. Limon, içeriğindeki C vitamini sayesinde etteki demirin vücuttaki emilimini artırır. Çok nankör bir vitamin olan C vitamini hava ile temas esnasında bile vitamin kayıplarına uğradığı için hemen tüketimi çok önemli. Günün sadece 1 öğününde kırmızı et tüketin Öğle veya akşam et tüketilecekse diğer ana öğünde mutlaka sebze yemeği tercih edilmeli. Böylelikle et tüketim miktarı uygun seviyelerde tutularak fazla kalori ve doymuş yağ alınmayabilir. Böylece kilo kontrolüne katkı sağlanabilir. Meyveli-sütlü hafif tatlılar tüketin Kırmızı et tüketilirken özellikle miktarı artırılan günlerde sonraki öğünlere yüklenmemek ve kalori dengesini sağlamak için daha hafif meyveli-sütlü tatlılar tercih edilebilir. Magnolia, yoğurt bar, puding, supangle bu tatlılara örnek olarak verilebilir. Eğer şerbetli tatlı tüketilecekse en fazla yarım porsiyon tercih etmeye özen gösterilmeli.    Bol su için Özellikle hayvansal proteinlerin alındığı günlerde su tüketimine dikkat edilmeli ve günlük mutlaka 2-3 litre su tüketimine özen gösterilmeli. Hareketi artırın Özellikle ikramların bol olduğu bu dönemde alınan kalorilerin harcanması ve sindirim sisteminin iyi çalışması için günlük 30 dakika ile 1 saat arası mutlaka yürüyüşler yapılmalı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.