Odası Genel Sekreteri Ezgi Biçer Uçar tarafından yapılan açılış konuşmasının ardından konuşan MTSO 25 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Serkan İzol, “MTSO Komite olarak uzun zamandır kentimizin marka kenti olması üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Bizlerden desteğini esirgemeyen komite üyesi arkadaşlarıma ve MTSO Yönetim Kurulu’na çok teşekkür ediyorum. Marka kent olmada profesyonel stratejiler ortaya koyan Muhterem Bey’e de bizlere vereceği bilgiler için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
MERSİN REKABETTE SIKINTI YAŞIYOR
“Turizmde Marka Destinasyon Yaratmak” konusunda sunum gerçekleştiren Türkiye’nin önde gelen marka stratejisti ve uygulayıcısı Muhterem İlgüner de, “Derinliğine marka diyorum. Neden böyle diyorum? Çünkü tıpkı buz dağına benzetiyorum. Buz dağının suyun üzerinde kalan kısmı yüzde 10’dur, yüzde 90’nı suyun altındadır. Ama fırtınalar su yüzünde koptuğu için genelde yüzde 10’luk kısımla ilgileniyoruz. Aslında derinlik, strateji yüzde 90’lık bölümde yer alıyor. Nasıl bir rekabet ortamında olduğumuzu rakamlarla açıklamak istiyorum. Dünyada 2,7 milyon şehir var. Bunlardan 3 bini büyükşehir, 455 tanesi de İstanbul gibi metropolitan şehir. Bunların hepsi Mersin gibi rekabette ve aynı sıkıntıları yaşıyor.
“ESKİNİN SİLAHLARIYLA KAZANAMAZSINIZ”
Küreselleşme beraberinde bir hiper rekabet ortamı getirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi ilerlemiyor. Eskinin silahlarıyla yeni dönemin savaşını kazanmak pek mümkün değil. Dolayısıyla günü kurtarmak için çaba yetmiyor, geleceği kurtarmak için şehirlerin harekete geçmesi gerekiyor. Dünya değişiyor. Bunlardan bir iki örnek vermek gerekirse, eski satıcı, perakendeci gibi kavramlar artık yerini e-ticarete bırakmaya başlıyor. Hatta 2020 yılında tüketicilerin yüzde 85’nin hiç kimsenin yüzünü görmeden alışveriş yapacağı söyleniyor. Fakat esas değişim, dönüşüm başka şekilde çalışmaya başlıyor. Az karmaşık konular çok karmaşık hale geliyor. Fiziki varlıklar dünyası kendini fiziki olmayan varlıklar dünyası yerine bırakıyor. Bu geçişi başarabilen şehirler fark ediliyor” diye konuştu.
“TURİST NEDEN SİZE GELSİN?”
İlgüner, “Bütün şehirler; bana yatırım gelsin, bana ziyaretçi gelsin, bana yerleşimci gelsin istiyor ama neden gelsin? Bu sorunun cevabını bulmak gerekiyor. Yaptığımız incelemelerde bu sorunun cevabı için şehirlerin elinde dört tane fırsat olduğunu belirledik. Bunlardan bir tanesi kültürel miras, ikincisi doğal yapı, üçüncüsü özgün çıktı ve dördüncü olarak yerleşik beceridir. Eğer elinizde bu dört değer varsa bu üç istek için kullanılması gerekiyor. Şehir bunu başarabildiğinde markalaşacaktır. Bizim ülkemizde çok sık düşülen bir tuzak var. Bu logo slogan tuzağıdır. Hiçbir şehir dünyada sadece logo slogan yaparak markalaşmamıştır.
“ÜST KAVRAMA İHTİYACINIZ VAR” Şehir büyüdükçe o şehir her şeyi yapabilir. Limanı, sanayi, üniversitesi, sanatı olacaktır. Ama bunların üstünde bir üst kavrama ihtiyacı vardır. Bunlar ya inançtır ya çok kültürlülüktür ya da hoşgörüdür. Şehir bu üst kavrama uygun olarak hareket edecektir. Hedef elbette ki Mersin’in turistik amaçlı ziyaretçi sayısının, konaklama süresinin artırılması. Bu sayıların arttırılması kongre turizmini çok etkiler, medyada yer almanızı sağlar, burada yapılan ihracata değer katar, dışarıdan doğrudan yatırımları cezp eder. Destinasyon olarak varış noktalarını arttırır. Kurvaziyer sefer sayılarını arttırır, turizm sektörü nitelik ve nicelik kazanır” ifadesinde bulundu. Katılımcılar ilgiyle dinledikleri sunumun ardından İlgüner’e sorularını yönelttiler.