10 Aralık 2017'de bu kez Türkiye Enerji Bakan yardımcısı Fatih Dönmez ile Rosatom Başkanı Aleksey Lihaçev tesiste hazırlanan butona basarak yeni bir temel atma töreni gerçekleşmişti.
İlkinin üzerinden tam 3 yıl geçti ve bu kez en üst düzey iki devlet temsilcisi Putin ile Erdoğan' ın katılımıyla uzaklardan sanal ortamda da gerçekleşse, yeni bir temel atma törenine tanık olacağız.
Yine 2023 tarihi telaffuz edilecek, en azından ilk ünitenin Cumhuriyetin yüzüncü yılında üretime başlamasıyla ilgili sözlerin verildiğine tanık olacağız…
Peki, estirilen bu olumlu havaya karşı Akkuyu' da işler gerçekten yolunda mı?
Sorunun yanıtını, son on yılda enerji üretimiyle ilgili yenilikler ve ortaya çıkan yenilenebilir enerji maliyetleri ışığında vermek gerekiyor.
Gelin, gelişmeler ışığında bugünkü tabloya bir bakalım…
2008' den bugüne gerek jeopolitik gerek teknolojik açıdan öylesine baş döndürücü gelişmeler yaşandı ki, o gün fazla kulak kabartılmayan, önemsenmeyen pek çok konu bugün hem dünyada hem de bölgemiz açısından ciddi anlamda konuşulmaya, tartışılmaya muhtaç…
Örneğin Japonya' da 2011 Fukuşima nükleer santral kazasıyla bir kez daha tartışmaya açılan NGS' lerin güvenlik sorunu ve özellikle Almanya' nın o kaza sonrası, tüm NGS yatırımlarını durdurup, stratejisini yenilenebilir enerjilere yöneltmesi.
"Almanya' dan bize ne?" diyenler çıkabilir ama kazın ayağı öyle değil…
Almanya sadece kendi ülkesinde vazgeçmedi, bankaların dış NGS yatırımlarına kredi vermesi de neredeyse olanaksız hale geldi. Daha da önemlisi Rus nükleer santrallerinin yapımında en önemli partner olan Alman Siemens firması da bu sektörden çekileceğinin işaretlerini vermeye başladı.
Siemens herhangi bir üretici aktör değil.
Örneğin Akkuyu' yu üstlenen Rus devlet şirketi Rosatom' un Akkuyu' ya referans gösterdiği Novovoronej santralinin en büyük tedarikçisi Siemens idi ve Siemens' in Akkuyu ile ne denli ilgilendiği, ilgileneceği büyük soru işareti…
Akkuyu' nun önündeki açmazlar bununla sınırlı değil, aşılması gereken çok daha önemli manialar var.
Bunların başında Rusya' nın Ukrayna işgaliyle başlayan süreçte ABD ve AB tarafından uygulamaya başlanan ve her gün bir daha artan ekonomik ambargo…
Bu ambargo nedeniyle Rus şirketlerin finansman sıkıntısı had safhada.
Ve finansman konusu 20 ilâ 22 milyar dolar arasında mal olacağı beklenen Akkuyu' nun önündeki en ciddi meselelerin başında geliyor.
Erdoğan iktidarı, finansman sorununun aşılması amacıyla Rosatom' a üç ortak önerdi. Ancak NGS' yi yapıp işletecek şirkete %49 oranında ortak olduğu duyurulan (Kolin-Kalyon ve Cengiz) yakın zamanda (şubat 2018) bu ortaklıktan çekildi. Çekilme gerekçesi de hayli ilginçti:
"Ortaklıktan çekiliyoruz, çünkü çok fazla belirsizlik var. Genel bir takım sıkıntılar var. Biz belirsiz şeylerin içinde yer almak istemeyiz"*
Bunlar olası riskler ama bana kalırsa Akkuyu' yu bekleyen asıl sorun 2008'den 2018'e gittikçe düşen ve son on senede yarı yarıya azalan güneş enerji maliyetleri.
Bunun için çok fazla kelam etmeye gerek yok.
2008' de tartışmaya başladığımızda Akkuyu NGS' den sağlanacak enerji için Türkiye' nin verdiği alım garanti fiyatı 12,35 sent/kw saat idi. Aynı tarihte güneş enerji maliyetleri de kw saat başına yaklaşık bu civarda idi.
Oysa yine Türkiye, bugüne kadar ülkede yapılacak en büyük güneş enerji santrali olarak lanse edilen Konya Karapınar santrali için 2017 mart ayında ihaleye çıktı ve ihaleyi 6,99 sent veren Güney Kore firması Hanwa ile Kalyon' un oluşturduğu ortak girişim grubunda kaldı.
21 ayda üretime geçmesi beklenen ve 600 bin haneye elektrik sağlayacak santral 1000 MW gücünde olacak.
Akkuyu 1,2 MW gücünde 4 birimden oluşacağına göre Konya Karapınar gibi 5 güneş enerji santrali kurulsa Akkuyu' dan fazla enerji üretilmiş olacak. Üstelik gittikçe düşen fiyatları göz ardı etsek bile bugünkü maliyetlerle nükleer santralden elde edilecek enerjinin yaklaşık yarı fiyatına…
Karapınar santrali 1,3 milyar dolara mal olacağına göre yine çok daha düşmesi beklenen fiyatlara karşı bugünkü maliyetlerle bile iki yıl içinde üretime geçmesi mümkün 5 Karapınar 6,5 milyar dolar yatırım gerektirirken, sonu ve ne zaman biteceği meçhul Akkuyu' ya 22 milyar dolar bulmak lazım.
Yaratacağı çevresel sorunlar, soğutma suyuyla ekolojik dengesini alt üst edeceği Akdeniz ve her an başımıza olmadık belalar açması kaçınılmaz nükleer atıklar da cabası…
Fotoğraf bu, karar sizin diyeceğim ama ne yazık ki, nükleer projeden en fazla etkilenecek Mersin halkının %80' inin ilk günden beri karşısında olmasına rağmen, elden yazıp çizmekten öte bir şey gelmiyor.
Abdullah Ayan 1.4.2018, Mersin