TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI KAMUSAL ALAN MI ?

Özgecan davası temyize götürüldü: Toplu taşıma aracı kamusal alan mı, değil mi?

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bilginhaberci.com
 2015 yılında vahşi bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’la ilgili davada Yargıtay’ın ve yerel mahkemenin, ‘cinsel saldırı suçunun işlendiği dolmuşun kamusal alan sayılmaması’ yönündeki kararı, Aslan ailesinin avukatları tarafından temyize götürüldü. Avukat Sevim Küçük, “İlgili yasada insanların bir arada yaşamak zorunda oldukları kamusal alanlar tek tek sayılarak sınırlandırılmıyor. Umarız Yargıtay da artık değişen sosyal hayata uygun olarak dolmuşu da toplu yaşama alanı olarak kabul edecektir” dedi. 

2015 yılının Şubat ayında Tarsus’taki okulundan çıktıktan sonra Mersin’deki evine ulaşmak için dolmuşa binen Özgecan Aslan, dolmuş şoförü Suphi Altındöken tarafından kaçırılmış, cinsel saldırıya uğramış, ardından Suphi Altındöken’in babası Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe’nin de dahil olduğu korkunç bir cinayetle katledilmişti. Yargılama sürecinde Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi 3 sanık hakkında ‘canavarca hisle adam öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiş, ayrıca Suphi Altındöken ile Fatih Gökçe’yi cinsel saldırı suçundan da mahkûm etmişti.

Yargıtay, sanıklardan Fatih Gökçe hakkında cinsel saldırı suçundan ceza verilmesini ve bu cezanın ‘suçun insanların topluca yaşamak zorunda oldukları yerde’ gerçekleşmesi nedeniyle artırılması yönündeki yerel mahkeme kararını bozmuştu.

29 Eylül’de yapılan duruşmada Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Fatih Gökçe’ye cinsel saldırı suçundan verilen cezada direnmiş ancak ‘suçun insanların topluca yaşamak zorunda oldukları yerlerin sağladığı kolaylıklardan faydalanılarak işlendiği’ görüşünden vazgeçmiş ve cezada artırıma gitmemişti.

 Avukatlar temyiz dilekçesini sundu 

Özgecan Aslan davası avukatları, Yargıtay’ın ve Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dolmuşu topluca yaşamak zorunda olunan yerler arasında saymamasına dair kararı temyize götürdü.

Temyiz dilekçelerini Yargıtay’a sunduklarını söyleyen Avukat Sevim Küçük,  “Yerel mahkeme ilk kararında, Fatih Gökçe’ye cinsel saldırı suçundan dolayı ceza vermiş, ayrıca suçun toplu taşıma aracında gerçekleştiği gerekçesiyle cezayı artırmıştı. Yargıtay, Gökçe hakkında verilen cinsel saldırı cezasını bozdu ve toplu taşıma araçlarının kamusal alan olmadığı,  insanların bir arada yaşamak zorunda oldukları alanlardan olmadığı gerekçesiyle artırım kararını da bozdu. Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi cinsel saldırı suçundan ceza verilmesi kararında direndi, bozmaya uymadı. Ama cinsel saldırı suçunun insanların toplu olarak yaşamak zorunda oldukları yerlerin sağladığı kolaylıklardan faydalanarak yapıldığı kararında direnmedi, bozmaya uydu” dedi.

 'Gelişen sosyal hayat dikkate alınmalı'

 Gelişen sosyal hayatın metroların, otobüslerin insanların toplu olarak yaşamak zorunda oldukları yerlerden sayılması gerekliliğini ortaya çıkardığını kaydeden Küçük, “Yapılan araştırmalar toplu taşıma araçlarının en çok kadınların kullandığını gösteriyor. Yine biliyoruz ki kadınlar toplu taşıma araçlarında, meydanlarda, konserlerde cinsel tacize ya da saldırıya maruz kalıyor. Kadınların büyük kısmının bu tür toplu taşıma araçlarında saldırıya maruz kaldığı çok açık. Umarız Yargıtay da artık değişen sosyal hayata uygun olarak dolmuşu da toplu yaşama alanı olarak kabul edecektir. Bu tür suçların önüne geçilmesi için toplu taşıma araçlarının, topluca yaşamak zorunda olunan alanlar olarak değerlendirilmesi lazım” diye konuştu. 

Yasada tek tek sayılmıyor'

Yargıtay’ın bozma gerekçesinde, insanların toplu olarak yaşamak zorunda oldukları yerlerden söz edilirken yetiştirme yurdu, öğrenci yurdu, hastane, cezaevi gibi yerlerin sayıldığını kaydeden Küçük, “Ama yasa metninde bunlar tek tek belirtilmiyor. İlgili yasada sınırlayıcı bir sayma işlemi yapılmamış.  Yasada insanların bir arada yaşamak zorunda oldukları kamusal alanlar tek tek sayılarak sınırlandırılmıyor. Yargıtay ve yerel mahkeme düzenlemenin ruhuna değil sözüne bakarak bu kararı vermiş. Yasanın konulmasının bir amacı vardır.  O amaca göre karar verilmesi gerekir. Hukuk sonuçta değişen normlar bütünüdür. Değişen hayat koşullarına göre yasa maddelerinin yorumlanmasının da değişmesi gerekir” ifadelerini kullandı.