NEDEN Mİ YAZIYORUM ?

Yazmak her ne kadar içten gelen bir duygu ile başlasa da yazı yazmak öğrenilebilir. Eğer okuyorsak zaten bir süre sonra yazmaya başlarız ya da en azından aklımızdan geçiririz. Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı şeklinde bir soru vardı, hatırlarsınız. Bence gören göze, işiten kulağa, hisseden gönle bağlı. Bilgiye çok hızlı ulaşabildiğimiz bir çağı yaşıyoruz. Birkaç tıklama ile en olmadık bilgilere, fotoğraflara, ses kayıtlarına bile ulaşabiliyoruz.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bilginhaberci.com
 Bana göre bilgiye bu kadar kolay ulaşmak hem güzel, hem tehlikeli hem cazip. İnsanlar eğer bilgi edinmeyi bu kadar seviyorlarsa önce kendilerini bilmeye, tanımaya çalışsınlar. Kendimizi tanıdığımızda bu, bütün davranışlarımızı etkileyecektir. Psikoloji ve eğitim bilimleri insanı insana anlatan, insanın insana nasıl davranması gerektiği ilmini ve ilhamını veren, insan denen kainatı yine insana sunan ilimlerdir. Gören göze, işiten kulağa, hisseden kalplere sahip olmak şüphesiz ilim öğrenmekle çok ilintili. Her yerden define misali bilginin aktığı bir zamanda biz şanslıyız şanslı!!!! Bu yüzden teknolojiyi kullanalım ama onun bizi kullanmasına izin vermeyelim. Bu bağlamda doğru kullanılması durumunda kitle iletişim araçlarını önemsiyorum.Yazı yazmanın bir eğitim ve bir terbiye metodu olduğunu düşünüyorum, çünkü insanın yazısı aynasıdır. Yazı yazmak meselesi varoluşla ilgilidir. Bir insan yazılar yazsa ve bunları sadece kendisi okusa yine de kazançtadır. Şu an bu yazıyı okuyan mesela sen gibi çünkü yazmak bir bakıma duyguları ve düşünceleri ve hatta hayalleri, istekleri, gayeleri tahlil etmektir. Tahlil deyince bir şeyi incelemek üzere parçalarına ayırma, analiz etme eylemini anlıyoruz. Duyguların, düşüncelerin ve daha bir çok analiz edilmesi hem kendimizi, hem başkalarını tanımada önemli bir işlemdir, bir beyin işlevidir. Hatta bizler bu işlemi ve yazma eylemini bir atılım bir devrim olarak tanımlayabiliriz. Çünkü bu analiz ve yazma eylemi ile insan bir evreden yeni bir evreye geçmiştir. Bir kere kendisi ile yüzleşmeyi göze almıştır, yazılarını okuyan kalp gözleri açık kimselerin gördükleriyle de yüzleşme cesaretini kendinde bulmuştur. Yazı yazarken beynimiz birçok işlemi aynı anda gerçekleştirir. Mesela eski dosyaları açmak, her kavram için uygun kelime ve deyimleri arşivden bulmak, bunları mantık süzgecinden geçirip doğru bir sıraya koymak ve bunlardan da önemlisi yazıyı ilgi çekici kılmak ki okuyucunun yazıyı son kelimesine kadar okumasını sağlamak. İnsan yazarken var olan bir bilgiyi düzgün bir biçimde kendi üslubu ile aktarmalı ya da kendi keşfettiği gerçekleri okuyucunun anlaya bileceği şekilde anlatmalıdır ki; okumak eylemi ilgi çekici bir hale gelsin. Her insanın yazısı kendi aynasıdır, her insan bu aynada kendini seyredebilecek kadar cesur olsun ya da olmasın, sizin için bir şey fark eder mi? Üstadın dörtlüğüyle bitirelim; Kainatın aynasıyım Madem ki ben bir insanım Hakk'ın varlık deryasıyım Madem ki ben bir insanım.